15 Eylül 2010 Çarşamba

Hayata Sessiz Kalan Pandomimci

       Ben bir oyuncuyum...İnsanları anlatırım sizlere.Hayalleriniz,kabuslarınız olurum.Bir katilken kimsesiz bir sokak çocuğuna dönüşüveririm.Sizin yalnızlığınız olur,sizinle paylaşırım.Üzülürseniz eğlendiririm sizi.Gülümsemeleriniz benim tek emelimdir.alkışlarınızlar ayağa kalkar önünüzde eğilerek size veda ederim.Kırmızı perde kapanıp ışıklar sönünce bir süre beklerim orada tek başıma ama dimdik...sizin gülüşmelerinizi,konuşmalarınızı duyarım.Siz orayı terkedince makyajım yavaş yavaş silinir,kabarık elbisemin etekleri hafifçe söner.Eldivenlerim ellerimden kayıp gider...Tahta sahnede yavaş ve bitkin ayak seslerim duyulur sadece.Yavaşca çıkarım sahneden.Üzerimde günlük elbiselerimle kararmış sokaklarda yürürüm.Hava hep serin olur.Yüzümü,boynumu üşütür.Rüzgarın boynuma daha çok dokunması için örgü atkımı çıkarıp çantama koyarım.Rüzgarın yüzümde,boynumda,saçlarımda gezmesi hep çok hoşuma gitmiştir.

     Gecenin bu saatinde arabalar tek tük geçer caddeden.Evlerin ışıklarıda artık kararmaya başlamıştır.Böyle zamanları çok severim sokakta istediğim gibi yürürüm,ıslık çalarım,şarkı söylerim.Hiç gören duyan olmaz.Kıvrımlı sokakların sonunda evim görünür karanlıklar içinde kalmış perdeleri kapalı...Evimin tahta kapısı hergün beni gıcırdayarak selamlar.Gecenin o vaktinde o kadar yükseklikte sesi çıkarmaya çekinmeyen tek şey benin tahta kapımdır heralde...Bu yüzden o kapı bana hep çok rahat ve özgür gelmiştir.O kuru tahta parçası bile kimseyi önemsemez istediği zaman gıcırdar istediği zaman susar.Ben eve vardığımda kedilerim  uyumuş olur.Uyurken çok masum görünürler...Sonra kalkıp soğuktan kızaran ellerime nemlendirici sürerim kurumamaları için...Nemlendiricilerden nefret ederim ama ellerimi severim.Sonra pencerenin kenarındaki mermere oturup rüzgarın uğultusunu dinlerim.Bazen melodili sesler çıkarır.Bunun farkında olup olmadığını hep merak etmişimdir.Sonra saatin tik takları tüm melodiyi bozar.Bende zamanın işlediğini anlar ve uyumaya çalışırım.Uyurum.Sabah erkenden kalkarım çok geç saatte uyumama rağmen erken kalkıyor olmam beni bile şaşırtır bazen.Sonra hazırlanır derse giderim kedilerim uyanık olur...Sırtlarını okşarım yemeklerini veririm.Dışarısı hala soğuk ve rüzgarlı olur.Atkımı çıkartır çantama koyarım.sokaklar boş olur.İstediğim gibi ıslık çalar , yürürüm...

     Başa mı döndük sizce?Evet sanırım başa döndük.Az önce okuyupta hayal ettiğiniz resim var ya o mutluluğun ya da huzurun resmi değil, sizi hayal kırıklığına uğratmak istemezdim ama o resim yalnızlığın resmi...Hayalleri için,tiyatro için herkesten her şeyden vazgeçmiş bir oyuncunun resmi.Hayata bile sessiz kalmış bir pandomimcinin resmi...Ama hala mutlu olan bir pandomimcinin hemde...Rüzgara bile gülümseyen çocuk kalpli birinin resmi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder